Günümüz evliliklerinde eşler arası cinsel problemler ve cinsel isteksizlikler sanıldığından çok daha yaygın. Anadolu Sağlık Merkezi Uzman Psikolog Selin Karabulut, kendisine başvuran üç çiftten en az ikisinin eşinin cinsel isteksizliğinden ya da kendisindeki cinsel isteksizlikten yakındığını söylüyor. Karabulut, “Eşlerin birbirlerine karşı olan cinsel isteksizliklerini doğru ayırt etmek gerekir. Psikiyatrik tanı ölçütlerine göre ‘azalmış cinsel istek bozukluğu’ belirgin bir sıkıntıya ya da kişiler arası ilişkilerde zorluklara sebep olacak şekilde, sürekli olarak ya da yineleyici biçimde, cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmamasıdır. Bu durum genel tıbbi durumdan, kullanılan ilaçların yan etkilerinden bağımsızdır” diyor.
Cinsel ilişki için daha az arzu duyan, cinsellikle ilgili düşüncelerinde azalma yaşayan kişilerin evlilikleri bu problemlerden olumsuz etkilenebiliyor. Çiftler arasında yaşanan duygusal, sosyal ve ekonomik sorunların yanı sıra psikiyatrik bozuklukların da cinsel isteksizliğe sebep olabileceğini dile getiren Selin Karabulut, “Evlilik dışı ilişkiler de, eşlerin birbirine karşı isteksiz oluşunu tetikleyebiliyor. Bunun dışında kadının yeni doğum yapmış olması, çocuğunun ilginin odağında oluşu da önce kadındaki sonra erkekteki cinsel isteği azaltabiliyor” diyor. Karabulut, cinsel isteksizlik yaşayan 5 kişiden 4’ünün kadın olduğuna da dikkat çekiyor.
Kadınlar daha fazla cinsel isteksizlik yaşıyor
Ülkemizde en çok kadınların kendi ailelerinden edindikleri cinsel bilgiler, cinsel kültür ve bu şekilde kazanılmaya çalışılan cinsel kimlikten etkilenerek cinsel isteksizlik yaşadığını belirten Karabulut, “Cinselliğin bir tabu oluşu, kadının vazifesi olarak görülmesi, ilk gece ile ilgili anlatılan hikâyeler, yasaklar, travmalar ve ahlaki değerler çoğunlukla kadınlardaki cinsel isteksizlikleri tetikliyor. Kadının cinsel anlamda keyif almaması, cinsel eylemden kaçmasına sebep oluyor” diyor.
Eşlerin cinsel anlamda kendini açıkça ifade etmesi gerekiyor
Birbirini seven, saygı duyan, iyi bir iletişimde olan, duygularını paylaşan, ortak paydalarda gülüp eğlenebilen ve problemlerini çözebilen çiftlerin, genellikle cinsel hayatlarında sorun yaşamadıklarını dile getiren Karabulut, bu şekilde ilişkilerini değerli kılarak canlı tutan çiftlerin heyecanını kaybetmeyeceğini söylüyor. Karabulut, evlilikte heyecanı yitirmek istemeyen çiftlere ise; senede bir defa çocuksuz tatile gitmeyi ve cinsel ilişkideki arzu ve isteklerini açıkça söylemelerini öneriyor.
Cinsel isteksizlikte çözüme nasıl ulaşılır
“Cinsel isteksizliğin sorun olduğunu kabullenmek gerekir. Kadınlar çoğu zaman ‘benim için cinsellik hiç önemli değil, hayatım boyunca yapmasam aramam’ şeklinde cümleler kurabiliyorlar ancak böyle bir cümle aklınızdan dahi geçiyorsa burada bir sıkıntı vardır” diyen Karabulut, “Cinsellik yeme-içme gibi doğal bir eylemdir. Bazen çiftler birbirlerini cezalandırmak için aylarca hatta yıllarca birlikte olmazlar. Bu patolojik bir süreçtir, ilişki kaliteleri bozulmuştur. Bunun bir sorun olduğunu kabul ettikten sonra yapılacak ilk iş bu durumu eşinizle konuşmak olmalıdır. Anlamasını beklemek, tahminler yapmak, senaryolar icat etmek doğru değildir. Daha sonrasında alınacak uzman desteği sayesinde, durumun tarifi, sebepleri ve çözüm önerileri bulunacaktır” şeklinde sözlerine devam ediyor. Karabulut, evlilikteki cinsel isteksizliklerin eşler arası ilişkinin sağlıklı bir hale getirilmesiyle çözüleceğini belirtiyor.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.