Gelişen teknolojiyle ve kitle iletişim araçlarının çoğalmasıyla beraber aile içi iletişim de her geçen gün giderek azalıyor. Uzmanlar, aile içerisinde kaybolan istişare kültürünün bireyleri yalnızlaştırdığını ve kadını da sanal aleme ittiğini söylüyor. Sosyal medyada gelişen sanal arkadaşlıklar ise birçok yuvanın dağılmasına sebep oluyor.
“Kocam bana en son ‘güzelsin’ sözünü nişanlıyken söyledi. Ondan beklentim sadece bir çift tatlı söz. O ise çok talepkâr olduğumu söylüyor. Eşimden ilgi görmeyince bir tavsiye üzerine girdiğim arkadaşlık sitesinde biriyle tanıştım. İnternetteki kişi benim güzel ve çok iyi biri olduğumu söylüyor. Problem bende mi?” Bu sözler 11 yıllık evli ve 2 çocuk annesi Ayşe Y.’ye ait. Evlilik iletişim uzmanı ve Aile Yaşamını Koruma Derneği Başkanı İnci Yeşilyurt, Ayşe Hanım’ın kendisine bir vicdan azabıyla geldiğini söylüyor.
Yeşilyurt, Ayşe Hanım’ı, ‘evliliği kâğıt üzerinde devam eden ancak duygusal anlamda boşanmış bir kadın’ olarak tanımlıyor. Kadınlar arasında kullanımı artan internet ve sosyal medyanın aile hayatını tehdit ettiğini vurgulayan Yeşilyurt’ “Aile içerisinde iletişim ve istişare olmaması, kadını sosyal medyaya yönlendiriyor” diyor.
Aile fertlerinin iletişiminin koptuğu süreçte aile kurumunun dağılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını aktaran Yeşilyurt, bu durumda kadınların problemlerden kaçış yolu olarak sosyal medyaya yönlendiğini belirtiyor. Son yıllarda boşanma sayısının çoğaldığını kaydeden uzman, aile danışmanlarına başvuru sebepleri arasında aldatma konusunun artışına dikkat çekiyor.
Sanal platformlarda iletişim bilgileri paylaşılıyor
Yaklaşık 7-8 sene önce internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte ailelerde boşanmaların da arttığını söyleyen Yeşilyurt, bu süreci yakından takip ettiğini anlatıyor. Özellikle yaygınlaşan arkadaşlık sitelerini inceleyen İnci Yeşilyurt, bir deneme yapıyor. Arkadaşlık sitelerinde 3 erkek, 3 kadın olmak üzere sahte profiller oluşturarak sohbete giriyor. Oluşturduğu 3 ayrı karaktere de ciddi talepler geldiğini anlatan İnci Yeşilyurt, “Zengin olarak oluşturduğum kadın karakterine direkt evlenme teklifi yapıldı. Memur kızı karakterine ‘deneyelim’ diyorlar. Gariban, saf kıza da ‘katlanabilirim’ diye yaklaşıyorlar. Zaten sanal âlemde kurulan üçüncü cümleden sonra telefon ve iletişim bilgileri paylaşılıyor” diyor. Danışanlarından 29 yaşındaki Ayşe Y.’nin de böyle bir dönemde geldiğini anlatan aile danışmanı Yeşilyurt, Ayşe Hanım’ın da eşinden gördüğü bu ilgisizlik üzerine bir arkadaşının tavsiyesiyle arkadaşlık sitelerine ve sosyal medyaya daha çok girdiğini aktarıyor. Sanal alemde çok kısa bir sürede tanıştığı adam, ‘Sen güzel şeyler yazıyorsun, demek ki güzel kadınsın’, ‘Günaydın güzel kadın!’ gibi cümleler kullanıyor.
Kadın, ilk zamanlar bu mutlulukla ailesine daha da motive oluyor. Sanal alemdeki kişi iltifat ve güzel sözlerine devam ettikçe, merak artıyor ve Ayşe Hanım, karşıdaki kişiyi tanımak istiyor. Sorularına iyi cevaplar aldıkça sanal duyguların gerçek olduğunu zannediyor. İnci Yeşilyurt, süreci “Aslında Ayşe Hanım, sadece duygusal açlığını gideriyordu” diye özetliyor durumu. Ayşe Hanım’ın eşi Mehmet Y.’yi arayarak seansa çağıran Yeşilyurt, 37 yaşındaki Mehmet Bey ile yapılan 5 seanslık görüşme sonrası eşine çiçek alma ödevi veriliyor. İlerleyen seanslarda çiftlerin arası düzeliyor.
Ne yapılmalı
Erkek empati kurarak ‘Eşimin ihtiyaçlarını nasıl karşılayabilirim?’ diye düşünmeli. Sınırları iyi bilinmeli ve kişi yapamayacağı konularda nişanlılıktan itibaren sahte davranışlar yerine gerçekçi davranmalı. Hayatın 7/24 övgü dolu söz ve güzel kelimeler sarf edilemeyecek kadar problemleri olduğu da unutulmamalı. Kadınlar erkekleri mahrem hayatlarıyla cezalandırmamalı. İstekler dolaylı değil, net anlatılmalı. ‘Rahatsızım’, ‘bekliyorum’ ve ‘rica ediyorum’ kelimeleri ihtiyaç duyulan yerlerde açıkça ifade edilmeli. Aile hayatı; yeme, uyuma, TV izleme ve çalışma üçgeninden kurtarılmalı.
Her geçen yıl sayı artıyor
Türkiye’deki internet kullanıcı sayısı yaklaşık 35 milyon civarında. Bunun toplam nüfusa oranı ise yüzde 48. Facebook üyesi ise 24 milyon. Bunun toplam nüfusa oranı ise yüzde 34. Türkiye’deki kullanıcıların çoğunluğunu yüzde 57 oranla erkekler oluştururken, kadınlar yüzde 43 oranıyla azımsanmayacak sayıda.
25 yaş üzeri ve ailenin ekonomik konularında karar verici internet kullanıcılarının oranı ise yüzde 34. 2007 yılında internet abone sayısı 4 milyon 609 bin 85 iken bu sayı 2012 yılı sayılarına göre 20 milyon 5 bin 204’e yükseldi ve giderek artış gösteriyor.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.